Lavantanın Tarihi Yolculuğu

NLAVA > Blog > Genel > Lavantanın Tarihi Yolculuğu

Lavanta dendiğinde genelde aklımıza 2 şey gelir, biri upuzun şeritler halinde mor tarlalar ikincisi de içimizi huzurla dolduran mis gibi kendine has kokusu. Bu tıbbi aromatik bitki son yıllarda daha da popüler hale geldiyse de tarihi açıdan baktığımızda geçmişi çok eskilere dayanan, özellikleri binlerce yıl önce keşfedilmiş olağanüstü bir bitki.

Lavanta bitkisinin  yaklaşık 2500 yıl önce Akdeniz, Ortadoğu ve Hindistan bölgelerinde  kullanıldığına ilişkin kayıtlar bulunuyor. Eski Mısırlılar, lavantayı yatıştırıcı ve iyileştirici merhemlerde, parfüm olarak ve mumyalamada kullanırlarmış. Tutankamon’un mezarı açıldığında, lavanta merhemi benzeri bir materyal içeren kavanozlar bulunmuş. O dönemin zenginleri, bu merhemin katı halini başlarına koyarlar, erimiş halini ise vücutlarında parfüm olarak kullanırlarmış.

Eski Yunanlılar ise, Suriye’nin Naarda kentinde yetişen bu çiçeklerden dolayı lavantaya “nardus” adını vermişler. İncil’de de adı geçen, o dönemde “spikenard” olarak bilinen lavanta Hristiyanlarca kutsal sayılan bir bitkiymiş.

Eski Roma’da lavanta; şifa verici ve antiseptik olan nitelikleri, böcekleri uzaklaştırmadaki faydaları ve temizlikte kullanıldığı için tanınmış. Romalı askerler, savaş yaralarına pansuman yapmak için lavantayı seferlerde yanlarında götürmüşler. Lavanta, ortamın kokusunu tatlandırmak, hasta odalarını dezenfekte etmek ve dini törenlerde tütsü olarak kullanılmış. Ayrıca bu değerli aromatik bitkinin yatıştırıcı ve iyileştirici niteliklerinden de haberdarlarmış.

Akdeniz’de gemicilikle uğraşan Fenike halkı ticaret için İngiltere’ye gittiklerinde, lavantayı da beraberlerinde  götürmüşler. Lavantayı çok seven Kraliçe Elizabeth I,   yılın her günü lavanta çiçeklerini taze olarak görmek istermiş.

Pandemi döneminde sıkça konuşulan, 14. yüzyılda Fransa’da Marsilya şehrini tahrip eden korkunç “Büyük Veba” sırasında, hastalığa karşı bağışıklık kazandıran ve “4 Hırsız Sirkesi” olarak bilinen gizemli bir formül ortaya çıkmış; sonrasında bu formülün sirkeye batırılmış aralarında lavantanın da bulunduğu birçok şifalı bitkinin sirke içinde bekletilerek elde edildiği öğrenilmiş. Aynı dönemlerde, Londra’da vebadan korunmak için insanlar bileklerine lavanta bağlamışlar. Lavantanın bu kullanımı, onun vebayı taşıyan pire gibi böcekleri uzaklaştırma özelliğinden gelmektedir.

1700’lerin Fransa’sında farmakoloji henüz gelişmemiş olmasına rağmen, kurulan ordu hastaneleri lavanta kullanımını da içeren yeni tedavilere öncülük etmiştir. Parlamento, lavantanın sahip olduğu zengin özelliklerin farkına varıp hasatı ve uçucu yağının damıtılması ile alakalı düzenlemeler getirmiştir. 

Osmanlı döneminde de esansiyel yağların ve kokuların kullanımı oldukça yaygınmış. Hürrem Sultan’ın hayatında erguvan ve lavantanın önemli bir yer tuttuğu biliniyor. Lavantanın sahip olduğu cilt onarıcı ve stres giderici etkilerinden dolayı sultanlar ayaklarına lavantayla masaj yaptırırmış. 

Bitkilerin uçucu yağları ile birlikte tedaviler üzerinde çalışan ve tarihteki ilk “Aromaterapi” kitabını 1936 yılında yazan GatteFosse, lavanta bitkisi ile aromaterapi teriminin ilk adımını attı  zira Gattefosse lavantanın iyileştirici etkisini 1906 yılında laboratuarında elini yakıp canhavliyle lavanta yağının içine sokmasıyla keşfetti. 1800 lerde ise yeni yeni  gelişmeye başlamış olan ilaç sanayii ile birlikte fitoterapi geleneksel tamamlayıcı tıp olarak görülmeye resmen başlanmış ve aromaterapi fitoterapinin bir alt kolu olarak günümüze kadar devam etmiştir.

Özellikle Covid-19 sonrası tüm dünyada tıp dünyasının geçmişteki Veba Salgını veya İspanyol gribi  gibi büyük salgınlara karşı 21.yüzyılda bile halen ne kadar aciz kaldığını gördükten sonra doğanın bizlere sunduğu şifanın bitkilerin özünde olduğuna tekrardan inancımız arttı. O yüzdendir ki son 1 yılda gerek aromaterapi gerekse fitoterapi ile ilgilinen ve bünyemizi doğaya uyumlamaya çalışanların sayısı arttı. İşte biz de NLAVA Çiftliği olarak bu şifayi sizlere aktarmak ve toprağımızdan çıkan bu armağanı sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir