Doğanın baş yapıtı, zeytinyağlı sabun

NLAVA > Blog > Genel > Doğanın baş yapıtı, zeytinyağlı sabun

Kimyager Sezgi Gençay

Sabun, orijinal formülünden uzaklaştıkça cildi kurutan, yapımında kullanılan kostik yüzünden zararlı olarak görülen, ama esasında doğru formüle edildiğinde cildimizin doğal temizliğinde ve nemlendirilmesinde bir numara olması gereken antik bir formüldür. Belgeli tarihçesi M.Ö. 2800’deki Babil’e kadar uzanan sabunun formülünde kül, yağmur suyu, hayvansal veya bitkisel yağ bulunur. Araplar sayesinde bugünkü şeklini alan sabun, Halep’teki sabun üreticilerinin formulünün Haçlı Seferleri sonrası 11. yüzyılda Avrupa’ya taşınmasıyla zeytinyağlı sabunu olmuş. Sanayi devrimi sonrası artan nüfus ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası değerli olan zeytinyağına ulaşımın zorlaşmasıyla da başka bir çözüme geçilmiş. Laboratuvarda çok daha ucuza üretilen, kullanıldığında özellikle yeraltı su kaynakları olmak üzere çevreyi kirletici atıklar bırakan petrol bazlı sentetik yüzey aktif maddelerle üretilen deterjanlar, sabun olarak pazarlanmaya başlanmış. Saçımızda kullandığımız şampuanlar da bu gruba dahil. Petrol bazlı yüzey aktif madde olan sürfektantların (yüzey gerilimini azaltan madde) yerini ise günümüzde yine laboratuvarda üretilen biyolojik olarak çözünebilen birinci (bitkisel bazlı) ve ikinci nesil yüzey aktif maddeler almaya başladı.

 

Günümüzde ise halen doğal malzemelerle sıcak yöntem veya soğuk yöntemle, sodyum veya potasyum tuzu kullanarak katı veya sıvı formda içinde doğal olarak gliserin içeren sabun üretiliyor. Doğru olarak formüle edildiğinde ise içinde hiç kostik kalmıyor, köpürmesi sert sularda bile mümkün oluyor ve içerdiği doğal gliserin cildinizi nemlendiriyor.

 

Temizlik nasıl oluyor?

Temizlik ürünlerini (deterjanlar, sıvı sabun, şampuan gibi) sentetik malzeme kullanılarak yapılanlar ile doğal malzeme kullanılarak yapılan sabun olarak ikiye ayırabiliriz. Öte yandan her ikisinde de suda veya sulu bir çözeltiye girdiğinde iki farklı madde arasındaki yüzey gerilimini azaltan kimyasal madde bulunur. Bu maddelerin bir ucu suyu seven hidrofil ve diğer ucunda ise suyu sevmeyen (iten) hidrofobik kısım bulunur. Sabunda bulunan hidrofil kısım, suyla temasa girdiğinde suyu sevmeyen kuyruk kısmı daire şeklini alarak misel (yükün öbeğini) oluşturur ve suyu seven uç kısım bu öbeğin dış yüzü olur. Suyu sevmeyen kısımlar kir ve yağlara doğru çekilir, halka açılır, kuyruklar kire veya yağa yapışır ve suyu seven kısmın negatif yüklü iyonların birbirini itmesi yardımıyla tekrar misel halkası oluşur. Bu sefer merkezde kir ve yağ da vardır. Yüzeyden sökülen kir miselin ortasında suyun içinde yüzer durumdadır ve kir akan suyla ciltten giderilir. İşte doğal malzemeyle yapılan iyi formüle edilmiş bir sabun cildinizi bu şekilde temizler, hem de yeraltı sularını ve doğayı kirletmeden.

 

Hidrofil çeşitleri

Sentetik aktif maddelerde ise olaylar biraz daha farklı gelişir. Suyu seven kısım (hidrofil başın negatif yüklü olduğu) anyonik, (hidrofil başın yüksüz olduğu) noniyonik, (hidrofilin pozitif yüklü olduğu) katyonik, (hem pozitif hem de negatif yüklü hidrofil) amfoter olabilir. Hidrofil çeşidinin seçilmesinde köpürme, iyi yağ çözme, organik kirlerden arındırma, yumuşatıcı özellik olan anti statik özellik, dezenfektantlarda kullanılan antimikrobiyal ajan olarak veya şampuan ve kozmetiklerde kullanılan alkali özelliklerinden dolayı olabilir. Bilim insanlarının yaratıcılığı sayesinde günümüzde biyolojik olarak çözünebilir aktif yüzey maddeler bulunur, ama bu başka bir başlığın -katı şampuanlar- konusu.

 

İşin sırrı da burada yatıyor: doğru hidrofil karışımını formüle etmek. Bunu yaparken de cildimize iyi geldiği kadar çevreye da dost bir ürün yaratmak soğuk yöntemle yapılan zeytinyağlı sabunla çok daha kolaydır. Peki, formülü doğru şekilde yapılmış zeytinyağlı sabunu saç ve ev temizliğinde hatta diş fırçalamada bile güvenle kullanabileceğinizi biliyor muydunuz?

 

Kaynakça:

https://independentchemical.com/blogs/how-do-surfactants-work-20078.aspx

www.cleaninginstitute.org/understanding-products/why-clean/soaps-detergents-history

www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0717345821000063

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir